Salı, Temmuz 15, 2008

ilk defa


bugün ilk defa
ayaklarım yere basa basa
düşündüm nazım'ı
üstünde
efendi kulemin yıkıntılarının
karşımda
sigaram sarısı
koca bir efe
duruyor boya sandığının
önünde
kalın çizgiler çiziktirmiş
geçen yaşlar yüzüne
ömrümde ilk defa
ölüm ve kalım
karşımda
göz yaşlarım
yaşlarım bir ölüm kadar kısa
bir kutu düştü yere
kavruk bir kepçe
avuçladı kutuyu
usul usul baktı
yarısına ömrümün
baktı-m- kumaş ayakabılarıma
ve ben ömrümde ilk defa
boyanacak ayakkabım olmayışına
utandım
ilk defa
ayaklarım yere basa basa
düşündüm nazım'ı
yıkıntım üstünden gülüyordu bana
ve kalem
nazım
yazdım derken
yazdı.

Cumartesi, Temmuz 21, 2007

kuşlar ve şiirim üzerine

ulaşılamaz mıyım?
perde arkasındaki gölge
oyun
padişahı idam ettiren
karagöz ve hacivat
alacasına kendisinin olan bir adamı
neden sahiplenemez kimse

kaçışlar
karalar
kıtalar
okyanuslar
giren araya
nefretim artmakta
ona değil
kaçışlara

kelimelerimi sevmiyorum ilk defa
sevemem
çünkü her mısramda
ben ben olmamalıyım
kelimelerimi sevmiyorum ilk defa
damla damla
kanım akıyor
nefesime karışıyor cümleler
gittikçe ben oluyor şiir
şiirimden nefret ediyorum
üzgünüm çocuğum
üzgünüm küçük hanım

elleri var şiirimin
küçücük gözleri
nefretime ağlıyor benim
ve ben burda
karşınızda
oturmuşum
üzülmekten başka bir şey
gelmiyor elimden

ilk defa bir şiirimle ağlıyorum
göz yaşını gördüm
saklama
iki kişilik bir komedi
trajedi olurmuş
beşinci perdeden sonra
baştan oynamak?
ahhh
juliet
ve hayali trajediyi komediye çevirmenin
sevmiyorum parmaklarımı
beni yazıyorlar
ihanet ediyor beynim bana
serseriliğimi yazıyor
yazmaaaaa
inatçı
hiç bir zaman
adam olamadığımı yazıyor
durduramıyorum
gözyaşlarımın tadını öğreniyorum
çok tuzlu
ordaki
evet sen!
yukardaki
değiştiremez miyiz?
neyi mi?
seni?
yapma
suçlu sensin
eğer ben
hiç bir zaman toparlayamadıysam kendimi
at üstünden sorumlulukları
rahatladın mı?
seni sevmiyorum
ve senin yarattıklarında
sevmiyor beni
kuşlar
kaçıyor
yem tutam ellerimden
kuşlara
el sallıyorum
peşimden gelme şiir